Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla İşlenen Yağma Suçu (TCK m. 150/1)
5237 sayılı TCK m. 150/1 “kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması hâlinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” hükmünü içermektedir. Buna göre yağma suçunun hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmiş olması hâlinde fail yağma suçundan değil; tehdit kullanması durumunda sadece tehdit suçundan, cebir kullanması durumunda ise sadece kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur. Kanun koyucu, 5237 sayılı TCK m. 150/1’deki düzenleme ile yağma suçunu, cebir veya tehdit suçlarına dönüştürerek , fail lehine bir tür haksız tahrik hükmü getirmiştir . TCK m. 150/1’de sözü edilen cebir, ilgili kanunun 86. maddesinde düzenlenen basit yaralama derecesinde olandır. Mağdurun TCK m. 87’de öngörülen şekilde yaralanması durumunda faile sadece “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçundan ceza verilecektir.
5237 Sayılı TCK'nın 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hâl olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir”, (YCGK, 26.9.2019, E. 2017/6-275, K. 2019/563 )
5237 sayılı TCK m. 30/2 “bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır” hükmünü taşımaktadır. Buna göre, eyleminde daha az cezayı gerektiren bir neden olmadığı hâlde var olduğunu düşünerek hareket etmesi durumunda fail, bu hatasından yararlanır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.10.1987 gün ve 1987/225 -1987/465 sayılı kararında failin alacağı konusunda kendini haklı sayması ve bu niyetle hareket etmesi yeterli olarak kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerden dolayı, hukuki bir ilişkiye dayanan bir alacağı bulunmamasına rağmen var olduğunu düşünerek tahsil amacıyla cebir veya tehdit fiillerini gerçekleştiren failin, 5237 sayılı TCK’nın suçun nitelikli hâllerinde hataya ilişkin 30/2 maddesi delaletiyle TCK m. 150/1’den yararlanması gerektiği kanaatindeyiz .
“… sanıkların senede zorla kefil olarak imza attırdıkları mağdurun üzerinde bulunan 240 Lirayı almaları, borcun vadesinin üzerinden suç tarihi itibarıyla beş aya yakın bir zaman geçmesi ve alacak miktarının asıl alacağın yanında faizi de kapsaması hususları göz önüne alındığında, hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla hareket edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle, suç tarihinde hukuki ilişkiye dayanan alacaklarını tahsil etme amacıyla hareket eden sanıkların eylemlerinin 5237 Sayılı TCY'nın 150/1. maddesi kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir”, (YCGK, 3.11.2009, E. 2009/6-158, K. 2009/263)
Yargıtay, şekil (sıhhat, geçerlilik şartı) şartı yerine getirilmeden yapılan sözleşmelerden doğan alacakların tahsili amacıyla alacak sahibi failin, borçlu olan mağdura yönelik cebir veya tehdit fiillerini gerçekleştiren failin TCK m. 150/1’den yararlandırılması gerektiği görüşündedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 03.11.2009 tarih ve 6-158/263 sayılı kararında, şekil şartına uyulmadan yapılan sözleşmelerin Ceza Hukuku alanında geçerli olduğu ve bu sözleşmelerden doğan alacakların hukuki bir ilişkiye dayandığı yönünde karar vermiştir468 . Ancak, geçerlilik şekline ilişkin kurallar emredici niteliktedir ve bu şekle vuyulmadan yapılan sözleşmeler, kural olarak, mutlak butlanla batıldır469. Geçerlilik şekline uyulmadan yapılan bir sözleşmenin gönül rızasıyla ifası dahi kural olarak geçersizdir470 ve bu sözleşmelerden alacaklı & borçlu ilişkisi doğmaz. Dolayısıyla, geçerlilik şekline aykırılık sebebiyle mutlak butlan yaptırımı ile batıl olan sözleşmelerde “hukuki ilişkiye dayanan bir alacaktan” söz edilemez. Burada 5237 sayılı TCK’nın hataya ilişkin hükümleri uygulama alanı bulur. Bu sebeple geçerlilik şekline uyulmadan yapılan sözleşmelerde alacağını tahsil etmek amacıyla cebir veya tehdit fiillerini gerçekleştirmesi durumunda failin, TCK’nın hataya ilişkin 30/2. maddesi delaletiyle, bir başka ifadeyle Yargıtay’dan farklı bir gerekçeyle, TCK m. 150/1’den yararlandırılması gerektiği kanaatindeyiz.
“… bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp, hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir” YCGK, 25.2.2014, E. 20013/678, K. 2014/98