ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

“elden paylaşma” olarak adlandırılan, mirasçıların payların oluşturulması ve intikali konusunda aralarında bir anlaşmaya varmaları ile paylaşımın gerçekleştirilmesidir.

Yarg. 14. HD., 2017/5204 E., 2018/5230 K.

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 25.10.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik oldukları bir adet taşınmazdaki ortaklığın öncelikle aynen taksim, olmadığı taktirde satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.

Davalılar Hanım ve ..., taşınmaz üzerindeki evin kendileri tarafından yapıldığını, davacının hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; bir kısım davalılar da, dava konusu taşınmazı kendi aralarında haricen taksim ettiklerini, herkesin kendisine düşen kısmı kullandığını ve ev yaptırdığını, davacıya da kendi payına düşen kısmın verilmesini istediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine dair verilen kararın bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.01.2015 tarihli 2014/9517 Esas 2015/440 Karar sayılı ilamı ile özetle; paydaşlardan ...'in ve yargılama sırasında ölen ... mirasçılarının usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 419 ada 13 parsel (eski 498 parsel) sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.

Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Somut olaya gelince; davalılar Hanım ve ..., dava konusu taşınmazda murisleri ...'ın payına düşen kısım üzerinde bulunan evin kendileri tarafından yapıldığını ve davacının bu ev üzerinde hakkının bulunmadığını belirterek muhdesat iddiasında bulunmuş; bir kısım davalılar vekili de temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmaz üzerinde 18 adet ev bulunduğunu ve bunlardan bir kısmının müvekkillerine ait olduğunu, ancak mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme yapılmadığını belirterek muhdesat iddiasında bulunmuş ve hükmün bu yönden bozulmasını istemiştir.

Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların (evlerin) ve taşınmazın arz değerinin ayrı ayrı belirlenmesi ve bahsi geçen muhdesatların (evlerin), muhdesat iddiasında bulunan davalılara ait olup olmadığı hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durularak ittifak etmiyorlarsa, muhdesat iddiasında bulunan davalılara bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; daha sonra gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan bedelin ise ... kaydı ve mirasçılık belgelerindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.