ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Yargıtay’ın müsadereyi kısmen “ceza“, kısmen “güvenlik tedbiri“ olarak ya da her iki görüşe yakın kararlar verdiği görülmüştür

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 02.10.1989 tarih, 1989/200 E, 1989/274 K. sayılı kararında “...TCK’nın 11. maddesinde sayılan cezalar arasında yer almayan müsadere (zoralım) bir ceza olmayıp cezai mahkûmiyetin sonucu bulunan bir tedbirdir...“ diyerek müsaderenin tedbir olduğu yönünde görüş belirttiği görülmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20.2.1989 tarih ve E: 1988/8-522, K: 1989/62 sayılı kararında müsadereyi kısmen ceza kısmen emniyet tedbiri olarak kabul etmiştir. “Zoralım, kanunda yazılı durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak Devlete geçmesini sağlayan ve bazen ceza, bazen da tedbir olarak uygulanan bir yaptırımdır. TCK’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında suçta kullanılan eşyanın zoralımı bir ceza olarak öngörülmüştür. Gerçekten bu fıkraya göre, suçta kullanılan eşyanın zoralımı için mahkûmiyet şart olduğu gibi, eşyanın faile ait olması da gereklidir. Buna karşılık aynı maddenin 2. fıkrasında “kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkûmiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zapt ve müsadere olunur“ diyerek, zoralımı bir tedbir olarak düzenlenmiştir““Zoralım kararının hem ceza hem tedbir niteliğinde olduğunda kuşku yoktur.“

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 7.5.2002 tarih ve 4/116-245 sayılı kararında da aynı görüş belirtilmiştir. “Zoralım, yasalarda gösterilen durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak Devlete geçmesini sağlayan ve bazen ceza bazen de tedbir olarak uygulanan bir yaptırımdır.“ 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20.2.1989 tarih ve E: 1988/8-522, K: 1989/62 sayılı kararında müsadereyi kısmen ceza kısmen emniyet tedbiri olarak kabul etmiştir. “Zoralım, kanunda yazılı durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak Devlete geçmesini sağlayan ve bazen ceza, bazen da tedbir olarak uygulanan bir yaptırımdır. TCK’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında suçta kullanılan eşyanın zoralımı bir ceza olarak öngörülmüştür. Gerçekten bu fıkraya göre, suçta kullanılan eşyanın zoralımı için mahkûmiyet şart olduğu gibi, eşyanın faile ait olması da gereklidir. Buna karşılık aynı maddenin 2. fıkrasında “kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkûmiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zapt ve müsadere olunur“ diyerek, zoralımı bir tedbir olarak düzenlenmiştir“; Gedik, Müsadere, s. 17. ; “Zoralım kararının hem ceza hem tedbir niteliğinde olduğunda kuşku yoktur.“;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 7.5.2002 tarih ve 4/116-245 sayılı kararında da aynı görüş belirtilmiştir. “Zoralım, yasalarda gösterilen durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak Devlete geçmesini sağlayan ve bazen ceza bazen de tedbir olarak uygulanan bir yaptırımdır.“