TMK md. 652/1 doğrultusunda mülkiyet hakkı tanınması isteminin, iptal ve tescil talebi barındırması dolayısıyla ortaklığın giderilmesi davasından ayrı şekilde aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi talebiyle açılan davanın, ortaklığın giderilmesi davası bakımından bekletici sorun yapılması gerektiği doğrultusunda karar vermiştir.
Yarg. 6 HD., 2012/17934 E., 2012/17319 K
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davacılar ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, 3 No'lu parseldeki 3 bağımsız bölüm No'lu mesken ve 211 No'lu parseldeki 4 bağımsız bölüm No'lu meskenin ortaklığının giderilmesi, karşı dava olarak da 3 No'lu meskenin sağ kalan eşe Medeni Kanun'un 652 maddesi gereği miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınarak özgülenmesine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 4 No'lu meskenin satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine, 3 No'lu mesken hakkındaki davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 3 No'lu meskenin davalı- karşı davacı adına aile konutu olarak özgülenmesine ve adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davacılar- karşı davalılar vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dava konusu edilen 211 No'lu parselde 4 bağımsız bölüm No'lu meskene ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Ortaklığın giderilmesi davasını ortaklardan biri veya bir kaçı diğer ortaklara karşı açar. HMK.'nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Bu itibarla, paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Olayımıza gelince; davacılar tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında, celp edilen tapu kaydına göre dava konusu edilen 211 No'lu parseldeki 4 bağımsız bölüm No'lu meskenin 1/2 payı tarafların miras bırakanı Mehmet Sabri Aydoğan'a ait olmakla birlikte, taşınmazda ayrıca dava dışı Semiha Aydoğan'ın da 1/ 2 payının olduğu görülmektedir. Bununla birlikte adı geçen paydaş davada yer almamış, bu şekilde davada taraf teşkili sağlanmamıştır. Bu durumda mahkemece taşınmazın diğer paydaşı Semiha Aydoğan davaya dahil edilerek, adına yöntemine uygun dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkilinin sağlanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Davacılar karşı davalılar vekilinin 3 No'lu parseldeki 3 No'lu meskene ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Ortaklığın giderilmesi ve aile konutunun özgülenmesi davaları nitelikleri itibariyle ayrı ayrı davalardır. Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı ve elbirliği mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallar ile haklarda ortaklar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olduğu halde, aile konutunun özgülenmesi davası, sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması isteğini içermekte olup, iki taraflı bir dava olduğu söylenemez. Miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınması isteğini içeren davada görevli mahkeme, taşınmazın değerine göre belirlenir. Bu dava, müstakil olarak açılabildiği gibi, açılmış bir ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde de görülebilir. Özgüleme davası, ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde açılmış ise, mahkemece dava konusu taşınır ya da taşınmazın değeri belirlenerek, dava, değer itibariyle sulh mahkemesinin görev sınırını aşıyorsa özgüleme davasının tefrikine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilip, bu davanın sonucu beklenmelidir. (HMUK md. 5) Karşı davanın değeri, sulh mahkemesinin görevine giriyorsa HMUK'nun 566. maddesi uyarınca öncelikle özgüleme isteği çözümlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davacılar vekili 3 parsel No'lu taşınmazda bulunan 3 No'lu bağımsız bölümün tarafların ortak miras bırakanı adına kayıtlı olup aynen bölünmesinin mümkün olmadığını bildirerek, ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiştir. Sağ kalan davalı eş ise, işbu davaya karşı açmış olduğu karşılık davada söz konusu meskenin aile konutu olarak adına özgülenmesi talebinde bulunmuştur. Dava konusu edilen meskenin 101.250 TL olarak belirlenen değeri sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aştığından mahkemece karşılık davanın işbu davadan ayrılarak, hakkında görevsizlik kararı verilmesi ve görevli mahkemede görülecek davanın sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar- karşı davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda (1) ve (2) No'lu bentlerde yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-karşı davalının karşı dava yönünden vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 25.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yarg. 6. HD., 2011/9791 E., 2011/11550 K
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar bir kısım davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, altı adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazların satışı sureti ile paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Asiye Kandler ve İskender Azatoğlu tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin paydaş olduğu 946, 947 ve 1263 nolu parsellerdeki taşınmazlarda davalılar ile anlaşma olanağı kalmadığından taşınmazların taksim suretiyle ortaklığının giderilmesi taksim mümkün olmadığı takdirde satış suretiyle ortaklığın giderilmesini istemiş, yargılama sırasında davalılar tarafından 136 ada 17 parsel 15 nolu bağımsız bölüm, 1125 ada 145 parsel 4 nolu bağımsız bölüm ve 119 ada 44 parsel 3 nolu bağımsız bölümlerin de ortaklığının giderilmesi ıslah suretiyle istenmiştir.
1- Davacı, dava dilekçesinde üç adet taşınmazın ortaklığının giderilmesini istemiştir. Yargılama sırasında bir kısım davalılar dilekçe ile 3, 4 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin de satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilmesini de isteyerek davayı bu şekilde ıslah ettiklerini açıklamışlardır. Islahla başka bir parselin davaya ilavesi mümkün değildir. Bu nedenle 136 ada 17 parsel 15 nolu bağımsız bölüm, 1125 ada 145 parsel 4 nolu bağımsız bölüm ve 119 ada 44 parsel 3 nolu bağımsız bölümler hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı halde bu taşınmazların da satışına karar verilmesi doğru değildir.
2- Davalıların dava konusu 946, 947 ve 1263 nolu parseller yönünden temyiz itirazlarına gelince; Dava konusu edilen ve satışına karar verilen 946 parsel nolu taşınmazın Ayvacık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/453 Esas 2010/67 Karar 4.3.2010 tarihli kararı ile Davalı Behiye Azatoğlu lehine aile konutu olarak ayrıldığı fakat bu mahkeme kararın kesinleştirilmediği ve tapuya şerh de verilmediği anlaşılmaktadır. Özgüleme davası sonunda taşınmazın sağ kalan eşe özgülenmesine karar verilirse, ortaklığın giderilmesi davasının bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir. Şayet özgüleme davası reddedilirse o takdirde ortaklığın giderilmesi davası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, Ayvacık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/453 Esas 2010/67 Karar sayılı dosyasının kesinleşmesi ve tapuya şerh verilmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca 947 ve 1263 nolu parsellere ilişkin olarak davalı Behiye Azatoğlu'nun payının 946 nolu parsele ilişkin verilecek karara göre değişeceği anlaşıldığından bu parsellere ilişkin kararın da bozulması gerekmiştir.
Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün satışına karar verilen tüm taşınmazlar yönünden BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.