ONLİNE ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

Alkollü olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesi halinde yine zarar görenin zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiğine ve bu sebepten tazminattan indirim yapılması gerektiğine hükmetmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 21/01/2016 tarih ve 2014/3452 E., 2016/713 K. sayılı kararında davacılar vekili; davalıların işleteni, trafik sigortacısı ve sürücünün mirasçıları olduğu aracın neden olduğu çift taraflı trafik kazasında davacıların eşi ve babaları olan yolcunun vefat ettiğini, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ile tüm davacılar için manevi tazminatın sigorta şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalı vekili; müvekkiline ait aracın destek tarafından istendiğini, müvekkilinin ilk başta vermek istemediğini, aracın ehliyetli şoför olarak bizzat kullanacağını ve kimseye vermeyeceğini beyan etmesi üzerine emaneten verdiğini, desteğin aracı ehliyetsiz ve alkollü olana vermesi sebebiyle kendisiyle birlikte müvekkilinin eşin ölümüne de sebebiyet verdiğini, desteğin ağır kusurlu olduğundan ve ücretsiz hatra binaen aldığı araçla yola çıktığından BK 43 ve 44. maddeleri gereğince tazminatın kaldırılması veya azami sınıra kadar indirilmesi gerektiğini, desteğin emekli geliri dışında kazancı olmadığını ve talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı vekili; mahkemenin yetkisiz olduğunu, desteğin ehliyeti olmayan sürücünün kullandığı araca binmekle müterafik kusurlu olduğunu, emniyet kemerinin bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini ve hatır taşıması sebebiyle indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüyle davacı Durdu için destekten yoksun kalma tazminatı ile davacılar için ayrı ayrı manevi tazminatın sigorta şirketi sadece maddi tazminattan dava tarihinden itibaren faizle sorumlu olmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine yöneliktir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Araç sürücünün kusur oranı, desteğin yolcu olması, kazanın meydana geliş şekli ve diğer hususlar gözetildiğinde, takdir olunan manevi tazminat miktarının düşük olduğu görülmüş ve davacılar için hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. Somut olayda, araçta yolcu olarak bulunan tanıklar ve araç sürücüsü olan kaza anında alkollü olduğunu beyan etmiştir. Yine sürücünün ehliyetinin bulunmadığı kaza tutanağında belirtilmiştir. Kaza anında alkollü ve ehliyetsiz olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca ehliyeti olmayanların ve belli bir miktarın üzerinde alkollü olan sürücülerin araç kullanması yasaktır. Ehliyetsiz ve alkollü olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesi zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vermektedir. Destek, ehliyetsiz ve alkollü olduğunu bildiği sürücü idaresindeki araca bindiğinden zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vermiştir. Desteğin müterafik kusuru bulunduğundan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılmalıdır. Bu durumda mahkemece, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesi gereğince desteğin müterafik kusuru sebebiyle tazminattan indirim yapılması hususu tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun değerlendirilmemiş olması doğru görülmediğine hükmedilmiştir