TCK Madde 10 Görev Suçları (Yabancı ülkede Türk memurların işlediği suçlar)
TCK Madde 10
(1) Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkumiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye'de yeniden yargılanır.
Gerekçe
Madde 8. Maddeyle, yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev yapan kişilerin, yabancı memlekette bu memuriyet ve görevlerinden dolayı bir suç işlemeleri halinde Türkiye'de yargılanacakları belirtilmiştir. Bu gibi memur ve görevliler hakkında yabancı ülkede yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuş olması Türkiye'de suçun türüne, cezanın ağırlığına, suçtan zarar görenin uyruğuna ilişkin başkaca bir koşul aranmaksızın yeniden yargılama yapılmasına engel değildir. 14 üncü maddedeki mahsup işlemlerinin uygulanacağı hususunda şüphe yoktur. Memuriyet veya görevin sürekli veya geçici olması, Devlet veya herhangi bir kamu kuruluşu adına yapılmış bulunması arasında fark yoktur.
Maddeyle, yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev yapan kişilerin, yabancı memlekette bu memuriyet ve görevlerinden dolayı bir suç işlemeleri halinde Türkiye'de yargılanacakları belirtilmiştir. Bu gibi memur ve görevliler hakkında yabancı ülkede yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuş olması Türkiye'de suçun türüne, cezanın ağırlığına, suçtan zarar görenin uyruğuna ilişkin başkaca bir koşul aranmaksızın yeniden yargılama yapılmasına engel değildir. Ancak, bu durumda mahsup işlemlerinin uygulanacağı hususunda şüphe yoktur. Memuriyet veya görevin sürekli veya geçici olması, Devlet veya herhangi bir kamu kuruluşu adına yapılmış bulunması arasında fark yoktur.
Emsal Yargıtay Kararları
TCK’nın görev suçları başlıklı 10. maddesine göre; “Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye’de yeniden yargılanır.” Doktrinde TCK m. 10, çoğunluk görüşünce faile göre şahsilik ilkesi kapsamında değerlendirilmektedir. Kanaatimce bu maddedeki düzenleme, Türkiye adına üstlenilen görev veya yapılan memuriyet dolayısıyla suç işlenmesine ilişkindir ve bu durum devletin uluslararası saygınlığını zedeleyici nitelikte olduğun için 10. madde, devleti koruma ilkesi içinde değerlendirilmelidir. Ayrıca, yabancı ülkede memuriyet yapan kişinin Türk vatandaşı olması zorunluysa da, Türkiye namına görev üstlenen kimseler yabancı da olabileceklerinden, faile göre şahsilik ilkesi 10. maddeyi tümüyle kapsamamaktadır. Yine, 10. maddenin devleti koruma ilkesi kapsamında düşünülmesi, Türkiye’nin taraf olduğu ve ilkenin uluslararası boyutunu düzenleyen sözleşmelerle de uyum içindedir. Zira 10. madde kapsamına giren hallerde, yabancı ülkede yargılama yapılmış olsa bile Türkiye’de yeniden yargılama yapılacağı düzenlenmiştir. CKADAS ve CYMDAS’de de devleti koruma ilkesi, ne bis in idem ilkesinin istisnaları arasında sayılmış ve bu ilke kapsamına giren hallerde, kişinin aynı fiili dolayısıyla yeniden yargılanabileceği belirtilmiştir.
Maddedeki “hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile yeniden yargılanır.” ifadesi doktrinde, kişinin yabancı ülkede sadece mahkûmiyetine hükmedilmesi halinde Türkiye’de yeniden yargılanabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Kanaatimce “mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile” ifadesi, fail hakkında yabancı ülkede verilen tüm hükümleri kapsar niteliktedir. Zira yabancı ülkede mahkûmiyet hükmü verilmişse bile yargılama yapılabileceği ifadesinde, diğer hüküm çeşitlerinden biri verilmiş olsa da yeniden yargılama yapılacağı anlamı çıkmaktadır(434). Bu sebeple, yabancı ülkede verilen hükmün mahkûmiyet, beraat, düşme, ceza verilmesine yer olmadığı ya da ret kararı biçiminde olması kişinin Türkiye’de yeniden yargılanmasını engellemeyecektir ve kişi hakkında resen kovuşturma yapılacaktır. Bu durum Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırılık teşkil etmemektedir. Ne bis in idem’in sınıraşan düzeydeki uygulamasının istisnalarına yer veren CYMDKAS m.53/2 ve CKADAS m. 35/2’deki düzenleme “… sözleşen devletler, … yargıya konu olan kişi bu devletlerde kamusal nitelik taşımakta ise, kendileri kovuşturma istemiş olmadıkça, “ne bis in idem” sonucunu kabul etmeğe mecbur değillerdir.” şeklindedir. O halde görev suçları bakımından bu antlaşmalarda ne bis in idem ilkesine istisna getirilmiştir. Bu sebeple TCK m. 10’daki düzenleme söz konusu antlaşmalarla çelişmemektedir. Fail, yabancı ülkede mahkûm olmuşsa ve cezası kısmen ya da tamamen infaz edilmişse, infaz edilen bu miktar aynı fiili nedeniyle Türkiye’de hükmolunan cezadan TCK m. 16 uyarınca mahsup edilecektir(435). Ayrıca, görev suçu, Türkiye’nin zararına işlenmiş sayılacağından TCK m. 19/2 gereği, ceza tayin edilirken yabancı kanun göz önünde bulundurulmayacaktır. Dönmezer, Erman, s. 372; Artuk, Gökcen, Alşahin, Çakır, s. 1024; Centel, Zafer, Çakmut, s. 163; Özbek, Doğan, Bacaksız, Genel Hükümler, s. 147; Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 22. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara 2019, s. 90; Şahin, s. 137; Berrin Akbulut, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 6. Bası, Ankara. 2019, s. 167; Ali Rıza Töngür, Ekrem Çetintürk, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2020, s. 89; Ceza Hukuku Genel Hükümler Dersleri, Adalet Yayınevi, 4. Bası, Ankara 2019, s. 134, Külçür, s. 239.
İddianamede, olay günü Jandarmaya bir şahsın kaybolduğunun ihbar edilmesi üzerine müştekiler uzman çavuş Orhan ile görevli erlerin olay yerine gittikleri,sanığın burada, aslında kaybolmadığını, gittiği gazinoda cep telefonu,anahtarlık ve kredi kartının gasp edildiğini söylemesi üzerine görevli müştekilerin araştırma yaptıkları, bu araştırma sonucunda sanığın anahtarlarının gazinoda oturduğu masanın altında olduğu, cep telefonunu ise bindiği takside düşürdüğü tespit edilip kendisine teslim edildikten sonra alkollü olan sanığın işlem yapılmak üzere bindirildiği devriye aracında, müşteki Orhan'a hitaben "sen nasıl komutansın lan, benim kartımı bul diyorum, bulmazsan seni süründürürüm, şerefsizlik yapma, sende mi çingensin" diyerek hakaret ve tehditte bulunduğu, duruma diğer müştekilerin müdahale etmeleri ve ikazda bulunmaları üzerine bu defa sanığın diğer dört müştekiye hitaben "hepinizi yakarım lan, benim kredi kartımı bulacaksınız, rapor alacağım sizi mahkemelerde süründüreceğim, S......gidin lan" diyerek hakaret ve tehditte bulunduğunun ileri sürülmesi ve mahkeme tarafından da eylemlerin bu şekilde kabul edilmesi karşısında, sanığın eylemleri, hakkında işlem yapılmasını ve nezarete alınmasını önlemeye yönelik 5237 sayılı TCK'nın 265. maddesinde tanımlanan görevi yaptırmamak için direnme ve görevlilere hakaret suçlarını oluşturabileceği, bu nedenle 5235 sayılı Kanun'un 10 ve 11. maddelerine göre davaya bakma delilleri değerlendirme ve suçu nitelendirme görevinin asliye ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı ve sanık Sabri Toprak'ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2011/6313 E., 2013/17036 K.